Nola istanbul bu seferki sizlere anlatmak istediğim mekan olacak. İstanbul’da eşsiz bir tarihi konumda olan Galata semtinde ve Galata Kulesi’nin bir alt sokağında yer alan mekan geniş ferah yazları bahçesi akşam yemekleriniz için ideal bir yer olacaktır. 1200 yıllık bir geçmişten kalan dev surlara ait tarihsel değeri içinde bulunduruyor. Nola’nın menüsü Akdeniz Mutfağı esintisi içeriyor.Bar kısmında barmen arkadaşların önerdiği mekanın adını taşıyan Nolayı tercih edebilirsiniz. Mezelerde haydari, patlıcan salatası ,kum midyesi,ciğeri farklı lezzetler menüsünde yer vermiş. Ana yemekte levrek tercihim oldu yanında sebzelerle doyurucu bir sunum, ekmekleri kendileri mekanda yapılıyor. Tatlılarda ise favorim dondurmalı profiterol oldu ayrıca tiramisu mevcut. Servis hızlı ve güler yüzlü idi.
Nola Istanbul : Galata Kulesi Sokak No:10 Beyoğlu İstanbul, Türkiye 0 (212) 243 17 17
Galata Kulesi : Şehrin en önemli sembollerinden biri olan Galata Kulesi, 528 yılında Cenevizliler tarafından inşa edilmeye başlanmıştır. Yapıldığı ilk yıllarda fener kulesi olarak inşa edilmiştir.1024 yılında, 4. Haçlı Seferleri sırasında geniş çapta tahrip görmüş ve daha sonra 1348 yılında Cenevizliler tarafından yağma taşlar kullanılarak İsa Kulesi adıyla Galata Sularına ek olarak yeniden yapılmıştır. 1348 yılında yeniden yapıldığında kentin en büyük binası olmuştur.
Antik çağdaki adı Sykai ya da Sykaena (incirlik) olan Galata, kimi kaynaklarda Sykudis olarak geçer. Bu dönemde Galata’nın surlarla çevrili küçük bir kasaba olduğu, bir kilisesi, bir hamamı, bir tiyatrosu, beş değirmeni, 400 hanesi, 40 şehir muhafızı bulunduğu yazılır. “Gala” sözcüğü Rumca “süt” anlamına gelir. Galata adının semtteki süt hanelere gönderme yaparak türetildiği söylenirse de, bu görüşü destekleyen tarihsel kanıtlar bulunmıştır. Galata’nın İtalyanca “denize inen yol” anlamına gelen galata kelimesinden de türemiş olması da muhtemeldir. Ortodokslar’ın, Katolikler’i Galus olarak adlandırması, Galata’nın bir Katolik kasabası olması ve Anadolu’da Katoliklerin yaşadığı yerlere Galatea denilmesi, semtin adının kökenine ilişkin diğer bir görüştür.
Galata Kulesi 1445 – 1446 yılları arasında yükseltilmiştir. Kule Türklerin eline geçtikten sonra, her yüzyıl yenilenmiş ve tamir edilmiştir. 17. Yüzyılın ilk yarısında 4. Murat döneminde Hazerfen Ahmet Çelebi, Okmeydanı’nda rüzgarların yönünü hesaplayarak uçuş talimleri yaptıktan sonra, kendi yaptığı kanatları sırtına takarak, 1638 yılında Galata Kulesi’nden Üsküdar – Doğancılar’a uçmuştur. Hazerfen’in bu denemesi Avrupa’da ilgiyle karşılanmış ve birçok gravür ve resme ilham kaynağı olmuştur.
1717 yılında kule yangın gözetleme kulesi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Kule 3. Selim döneminde çıkan bir yangında, büyük hasar görmüş ve büyük ölçüde yanmıştır. Onarılan kule 1831 yılında başka bir yangında yine hasar görmüş ve onarılmıştır. 1875 yılında bir fırtınada külahı devrilmiştir. 1965’te başlanıp 1967’de bitirilen son onarımla da, kulenin bugünkü görünümü sağlanmıştır.
Galata Kulesi’nin yerden, çatısının ucuna kadar olan yüksekliği 69,90 metredir. Duvar kalınlığı 3.75 m, iç çapı 8.95 m, dış çapı da 16.45 metredir. Yapılan statik hesaplamalara göre ağırlığı yaklaşık 10.000 ton civarındadır.
