Tanıtım

Pera Müzesinde Giorgio de Chirico sergisi giorgio de chirico

nde Giorgio de Chirico si 24 Şubatta açılıyor. Pera Müzesi, metafizik ının öncüsü, 20. yüzyılın en sıra dışı sanatçılarından olan, Giorgio de Chirico’nun eserlerini ilk kez Türk sanatseverlerle buluşturacak.

Giorgio de Chirico Dünyanın Gizemi 24 Şubat – 01 Mayıs 2016

Giorgio de Chirico sergisi giorgio de chiricoRoma, Giorgio ve Isa de Chirico Vakfı işbirliğiyle düzenlenen sergi, sanatçının 70 resim, 2 litografi serisi ve 10 heykeliyle geniş bir içerik sunuyor. 1906-1909 yılları arasında Münih Güzel Sanatlar Akademisi’nde öğrenim gördüğü dönemde, Nietzsche, Schopenhauer ve Otto Weininger gibi düşünürlerin metinlerinden, Arnold Böcklin ve Max Klinger’in sanatından etkilenen de Chirico “metafizik” üzerine yazıları ve yapıtlarıyla yüzyılın öne çıkan gruplarından gerçeküstücülerin de esin kaynağı oldu. Sanatçının 1909 tarihli en erken eserlerinden birini de içeren sergi, özellikle 1920’lerden 1970’lerin ortalarında son dönem eserlerine uzanan geniş bir seçkiden oluşuyor. İtalyan bir anne ve babanın oğlu olarak Yunanistan’da dünyaya gelen de Chirico (1888-1978), babası Evaristo de Chirico’nun doğduğu kent olan ’u eserleri aracılığıyla ziyaret edecek.

Huma Kabakcı Koleksiyonu giorgio de chirico24 Şubatta Pera müzesinde Anı ve Süreklilik Huma Kabakcı Koleksiyonu’ndan Bir Seçki de müzede yerini alacak.  24 Şubat – 01 Mayıs 2016 tarihleri arasında gezebilirsiniz.

Nahit Kabakcı’nın 1980’lerden itibaren oluşturulmaya başladığı Huma Kabakcı Koleksiyonu Türkiye’de az sayıda, bilinçli ve sürekliliği olan koleksiyonların en seçkinlerinden biri sayılabilir. Huma Kabakcı ve Esra Aliçavuşoğlu eş küratörlüğündeki sergi, Huma Kabakcı Koleksiyonu’nun oluşturulma mantığı, gelişimi ve öznelliğin yanı sıra sanat tarihsel bir nesnellikle dönem dönem yenilenen ve geliştirilen yapısı düşünülerek planlanmış. Birbirini takip eden İki kuşak tarafından sürdürülen koleksiyonun, ilişkili ve farklı noktaları ön plana alınarak tematik olarak şekillendirilmiş. Seçki bu bağlamda farklı kuşakların koleksiyona katkısının yanı sıra, bütününe ait iç tutarlılığı ve dönüşümleri de işaret etmeyi öngörüyor.

Sanatçılar
Etel Adnan, Yüksel Arslan, Tomur Atagök, David Bailey, Ferruh Başağa, Aliye Berger, Sabri Berkel, Joseph Beuys, Canan Dağdelen, Nezaket Ekici, Max Ernst, Ali Arif Ersen, Özlem Günyol & Mustafa Kunt, Selma Gürbüz, Ramın Haerizadeh, Susan Hefuna, Gabriele Heidecker, Damien Hirst, David Hockney, Ilya Kabakov, İhsan Cemal Karaburçak, Heinz Mack, Basım Magdy, Almagül Menlbayeva, Murat Morova, Edin Numankadic, Mübin Orhon, Ardan Özmenoğlu, Güçlü Öztekin, Panamarenko, Shahpour Pouyan, Robert Rauschenberg, Meriç Algün, Ringborg, Sarkis, Tahir Salakhov, Richard Serra, Kemal Seyhan, Erinç Seymen, Sabina Shikhlinskaya, Hiroshi Sugimoto, Maya Sumbadze, Güneş Terkol, Canan Tolon, Pınar Yolaçan, Fahrelnissa Zeid

Kira Muratova Gölgede Kalan Aşk giorgio de chirico

 

 

Pera Mart ayında ise Kira Muratova Gölgede Kalan Aşk filmleri 05 Mart – 19 Mart 2016 tarihleri arasında gösterilecek.

 

Film ise Kısa karşılaşmalar,Tutkular,Akortçu,Astenik Sendrom,Çehov’un Motifleri,Üç Hikayeleri gösterimleri olacak.

Kira Muratova (d. 1934, Soraki, Moldovya) Rus sının yaşayan bir efsanesi olduğu kadar, kalıpları kıran önemli kadın yönetmenleri biri. Sovyet döneminde yapıtları ideolojik koşullara uyum sağlayamamıştı, bugün de ticari trendleri yakalayamıyor – geçmişte filmleri sansür kurulunun deposuna kilitleniyordu. Son 55 yılda yaptığı 20 film, toplumun en temel özelliklerini dile getirme konusunda farklı bir estetik ve benzersiz bir beceri ortaya koyuyor. Bunun en iyi örneklerinden biri Muratova’nın başyapıtı The Asthenic Syndrome (Astenik Sendrom).

Yaşamı uzun metraj film yapılabilecek yönetmen sayısı çok azdır, ama yetmiş yıllık çalışma hayatında Kira Muratova savaş sonrası Sovyet/Rus sinemasının en önemli sinematografilerinden birini yaratırken, hem kişisel hem de mesleki anlamda olağan dışı trajediler ve zaferler yaşadı. Bugün Moldovya Cumhuriyeti sınırları içinde kalan topraklarda doğan Muratova, 1960’ların ilk yarısında yeni yeni sesini duyuran ve Sovyet sinemasını dönüştüren genç sinemacılar kuşağına dahil oldu. İlk uzun metrajlı filmi Brief Encounters (Kısa Karşılaşmalar), harap haldeki bir Sovyet kasabasında geçen sıradan bir aşk üçgeninin büyüleyici bir portresiydi ve yetkililer tarafından fazla açık sözlü bulundu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz